Yüzyıllardır dünyanın dört bir yanında ruhsal açıdan arınma sağladığına inanılan pek çok ritüel gerçekleştiriliyor. Bu ritüeller, genellikle ortaya çıktıkları coğrafyanın ve dönemin ana problemlerine de ışık tutuyor. Bu yüzden aralarında bölgeden bölgeye köklü şekilde değişebilen ayrıntılar bulunabiliyor. Ancak günümüzdeki yoğun küreselleşme sonucunda artık insanlar çoğu zaman benzer fiziksel ve ruhsal deneyimler yaşayarak, benzer sorunlarla mücadele ediyorlar. Örneğin; dünya genelinde sosyal medyanın da etkisiyle neredeyse tamamen dijitalleşen insanların yaşadığı mental problemler baş göstermeye başladı. Bu problemlerin çözülmesindeki en etkili yollardan biri olan dijital minimalizm, çoğunlukla kolayca anlaşılabilir ve uygulanabilir basit adımlardan meydana geliyor.

Dijital Minimalizm ile Sanal Kelepçelerinizden Kurtulun!

En temel haliyle dijital detoks türlerinden biri olarak tanımlanan dijital minimalizm, sizi dijitalleşmenin dezavantajlarından kurtarmayı hedefliyor. Ancak bunu yaparken dijital detoksun klasikleşmiş kurallarında yer aldığı gibi; sizden tamamen çevrim dışı olmanızı değil, kısıtlı çevrimiçi sürecinizde seçici davranarak daha verimli bir hayat yaşamanızı istiyor. Aslında gününüzün büyük bir bölümünü kaplayan dijital hayatınızla ilgili bir disiplin şekli sayılan bu akımın giderek daha da önemli ve popüler hâle gelmesinde dijitalleşmenin insan üzerindeki olumsuz etkileri rol oynuyor. Uzmanlara göre konsantrasyon eksikliğinden odaklanma sorunlarına, iletişim problemlerinden asosyalliğe kadar birçok mental rahatsızlığı, farklı nedenlerle beraber insanların günümüzdeki yoğun dijitalleşme süreçleri de tetikliyor.

Bu akımla aynı isimde bir kitabı bulunan bilgisayar bilimcisi ve yazar Cal Newport, bir çalışanın çoğu zaman mesaisi olduğu bir günü izinli olduğu bir günden daha verimli değerlendirebilmesinden yola çıkarak, dijital minimalizme dair birçok efektif ipucu veriyor. Başta sosyal medya olmak üzere genel olarak internetle olan bağımızı sınırladığımızda bu durumun başlarda bir dezavantajmış gibi görünse de aslında kişinin bedensel ve ruhsal verimi için faydalı olduğunu belirten Newport, gün içinde belki saatlerinizi alabilen yorumlaşma, mesajlaşma ve benzeri sosyal medya eylemlerinin ne kadar gerekli olduğunu sorguluyor. İnsanların bu derece dijital olmalarının doğalarına aykırı olduğundan bahseden yazar, bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan ruhsal bozukluk semptomlarının gerçek hayatta asıl yerine getirilmesi gereken görevleri ve sorumlulukları sekteye uğrattığının altını çiziyor.

Yeni Bir Teknoloji Kullanım Felsefesi Benimseyerek Sanal Olana Değil, Gerçek Olana Yoğunlaşın!

İnternetin ve sosyal medyanın, insanların hayatlarını günlük alışkanlıklarına kadar pek çok noktada olumlu yönde etkilediği kesin… Ancak her şeyde olduğu gibi dijitalleşmede de abartı, yarardan çok zarar getiriyor. Günümüzde insanların en çok şikâyet ettiği soyut sıkıntılar arasında konsantre olamamak ve sürekli tekrar eden moral bozuklukları gibi kişinin günlük hayatını verimsiz hâle getiren etkenler yer alıyor. Kuşkusuz bu tarz olumsuz detayların böylesine yoğun hissedilmesinde sosyal medyanın göz ardı edilemez bir etkisi bulunuyor. Bu nedenle sosyal medya kullanımınızı; öncelikli kişiler, mesajlar, yorumlar ve gelişmeler şeklinde gruplandırarak sınırlayabilirsiniz. Böylece hem sizin için önemli olan ayrıntıları kaçırmamış hem de sosyal medya araçları gibi saatlerinizi alan dijital platformlardan bir nebze de olsa uzaklaşmış olursunuz.

Kişinin hayatını disipline ederek çok daha az çabayla çok daha iyi koşullara ulaşabileceğini savunan ve bu yönde tavsiyeler veren “The 4 Hour Workweek” isimli best-seller’ın yazarı Tim Ferris, olaya farklı bir açıdan bakarak kişinin hedeflerini belirleyip onlara yaklaşmaya çalışmak yerine; problemlerini belirleyip, onlardan uzaklaşmaya çalışmasının daha verimli bir yol olduğunu savunuyor. Örneğin; sizin temel amacınız daha verimli ve kazançlı bir hayatsa, o hayata ulaşmak için yeni yöntemler bulmaya çalışmak yerine; mevcut hayatınızda bu durumu engelleyen detaylardan uzaklaşmaya başlamalısınız. Eğer hedeflerinize ulaşmanızdaki engellerden birini dijital iletişim araçları oluşturuyorsa hedeflerinizi ikinci plana atıp, öncelikle bu problemden uzaklaşmanız gerekiyor.

Eğer siz de konsantrasyon problemleri yaşıyor ve bu durumu çözmeye çalışıyorsanız Bürotime’ın odaklanmayı kolaylaştıran doğal, rahat ve yalın detaylarla güçlendirilmiş home office çözümlerine göz atabilir, benzer içeriklerin devamı içinse burotime.blog’u takipte kalabilirsiniz.