Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, sadece günlük pratikleri değil; sosyal medya kullanım alışkanlıkları üzerinde de pek çok değişikliği beraberinde getiriyor. Pandemi döneminde medya tüketimi, her yaş grubunda ciddi bir artış gösterirken; marka ve kurumların dijital platformlar ve sosyal ağlarda benimsedikleri dil ve konumlandırma stratejilerini de yeniden gözden geçirmelerine neden oluyor.
Pandemi Psikolojisi ile Değişen Medya Tüketimi
COVID-19 salgınıyla birlikte tüm dünya, zorunlu olarak evlerine kapandığı için medya tüketiminde ciddi bir artış yaşanıyor. Kimi pandemi haberlerini takip etmek, kimi kişisel gelişim programlarına katılmak, kimi ise; daha önce hiç adım atmadığı sosyal medya siteleriyle tanışmak için bilgisayar başına geçiyor. Gen X, Gen Y ve Gen Z grupları; jenerasyon özellikleri sebebiyle farklı medya tüketimlerine yönelse de, üç jenerasyonun da dijital mecralara ve güncel haberlere olan ilgisinde ciddi bir artış yaşanıyor. Gemius’un Türkiye Araştırması verilerine göre; salgın öncesi ve sonrasındaki ilk haftalar kıyaslandığında, haber sitelerinin trafiğinde yüzde 24,34’lük bir artış görülüyor.
16 ve 23 yaş arası gençleri kapsayan Gen Z grubu, pandemi dönemini daha çok video ve film izleyerek geçiriyor. Bu izlemeler ise Netflix gibi çevrimiçi kanallardan gerçekleştiriliyor. Gen Z grubunun ikincil alışkanlığını, Spotify gibi müzik platformları oluşturuyor. Kişisel gelişim ve kültür-sanat alanlarına yatırım yapmaya oldukça önem veren bu grup; dijital dünyayı yabancı dil eğitimi, yoga – meditasyon çalışmaları ve sertifika programları için de sıkça kullanıyor. Gen Z grubunun sosyal medya kullanım alışkanlıklarında son sırayı ise; haber takibi alıyor. Salgın öncesinde de haber takibi yapmayan bu grup, konuya biraz daha ilgi göstermeye başlamış olsa da; hala haberlere karşı en az ilgiyi gösteren jenerasyon olarak biliniyor. Gen Z grubu haberleri basılı mecra yerine, internet sitelerinden okumayı tercih ediyor.
1980 sonrası doğan ve Gen Y ya da “millennials” olarak adlandırılan diğer genç grup ise; geleneksel medya biçimlerine daha sıcak bakıyor. Gen Z ile kıyaslandığında, haber takibine çok daha fazla ilgi gösteriyor. Asıl şaşırtıcı olan ise, Y neslinin ebeveynleri ile kıyaslandığında daha fazla haber tüketmesi… Pandemi döneminde bu jenerasyon, haber takibini hem çevrimiçi hem de basılı medya aracılığıyla gerçekleştiriyor ve her iki alanın tüketiminde ciddi artış görünüyor. Bu grubun mobil ve tablet cihaz kullanımları da yine karantina döneminde yükseliyor.
1965 ve 1979 yılları arasında doğan nesli kapsayan Gen X grubu, pandemi döneminde televizyon izleme alışkanlığını en çok arttıran grup oluyor. Ancak bu izleme eylemini televizyon yerine, bilgisayardan ve TV kanallarının online sitelerinden gerçekleştiriyorlar. Haber takibinde artış yaşayan X grubuyla ilgili en şaşırtıcı veri ise; basılı gazete okuma oranlarında ciddi bir artış göstermemeleri. Basılı mecra alışkanlıkları olmasına rağmen, pandemi döneminde bu grup da haber takibini dijital dünyada gerçekleştirmeyi tercih ediyor. Gen X grubu, COVID-19 günlerinde mobil uygulamaları araştırmaya ve öğrenmeye daha çok vakit ayırıyor.
Marka İletişim Stratejileri, Pandemi ile Nasıl Değişti?
Hızlı gelişen COVID-19 sürecinde markaların bir kısmı adaptasyon sorunu yaşarken, bir kısmı da süreci ivedilikle ve doğru bir şekilde yönetmeyi başarıyor. Otomotivden kozmetiğe, gıdadan tekstile tüm alanlardaki markalar pandemi öncesinde reklam için TV ve outdoor seçeneklerine ağırlık verse de, bugünlerde dijital mecraya taşınmaya başlıyorlar. Ancak bu süreçte tamamen sessizliğe bürünen birçok kurumsal firma da bulunuyor.
Markalar, özellikle YouTube ve Instagram üzerinden gerçekleştirilen canlı yayınlara sponsor olmak için ciddi bir rekabet halindeler. Pandemi sürecinde izlenme oranları 100 binlere yaklaşan canlı yayınlar markaların tüketicilere hızlı ve efektif bir şekilde ulaşmalarını sağlıyor. Sponsorluk içeriklerinin yanı sıra kurumsal firmalar kendi resmi sosyal medya hesapları üzerinden yine çok takipçisi olan ünlü isimler ve influencer’lar (yönverenler) ile iş birliği yaparak ortak yayınlar gerçekleştiriyor.
Gemius’un Kurumsal Araştırması’na göre; otomotiv endüstrisi, COVID-19 salgınına en sert tepkiyi veren sektörlerden biri olarak öne çıkıyor. Salgın başlangıcında otomotiv sektöründeki bir markanın dijital kampanyası yüksek bir gösterim alırken, hemen ardından ciddi bir düşüş yaşıyor. Ekonomik belirsizliğin yaşandığı bu süreçte, otomotiv sektörünün yaşadığı düşüş pek de şaşırtıcı karşılanmıyor. Pandemi sürecinde yıldızı parlayan markalar ise; e-ticaret ve gıda alanlarında kendini gösteriyor.
Marka iletişim uzmanları kurumsal ezberlerin artık bozulması gerektiğini belirterek, endişeli olan tüketiciyi rahatlatacak kampanyalar ve içerikler hazırlanmasını öneriyorlar. Yine bu zorlu süreçte marka ve tüketici arasında birliktelik hissini uyandıracak söylemlerin de önemli olacağını vurguluyorlar. Uzmanlar, yaşanan bilgi kirliliğinin markalar için aslında iyi bir fırsat alanı sunduğunu da belirtiyor. Bu karmaşada doğru ve güvenilir bilgi vermeyi başaran markaların ilgi çekeceğini düşünüyorlar. Bazı markalar bu stratejiyi benimseyerek sosyal medya hesaplarından yaptıkları günlük paylaşımlarda gerçek bilgiler sunma yoluna gidiyorlar.
Sizler de kurumsal firmanız veya markanız için dijital dönüşüm çalışmaları yapmak ve adaptasyon süreçleri hakkında bilgi almak isterseniz konuyla ilgili farklı blog yazılarımıza göz atabilirsiniz. Ayrıca ihtiyaçlarınıza yönelik tasarlanan Bürotime çözümleri ile dijital süreçlerinizi de ideal bir biçimde yönetebilirsiniz.