Mimari tasarım konseptlerinin önemi; bina içinde olduğu kadar, kent yaşamında da giderek artıyor. Geçmiş dönemlerde benimsenen “her bir metrekareye beton dökme” fikri ile birlikte tasarlanan küçük evlerin yerini, toplam arazi boyutunun yüzde 70’inden fazlasını yeşil alan olarak değerlendiren modern projeler alıyor. Benzer şekilde ağaçlardan oluşan yeşil doku, kentlerin doğal bir parçası iken; günümüzde yoğunluğunun azalmasıyla birlikte yeşil alanlara olan ihtiyaç her zamankinden daha fazla ortaya çıkıyor. Sıradan ve bilinen projeler yerine; bitkileri ve yeşil örtüleri yatay zemin dışında, dikey bahçe tasarımı halinde kullanmak, mimari de çığır açıcı farklı bir fikir olarak görülüyor.
Yeşilin Her Tonu Doğanın Sıcaklığı ile Birleşiyor
Kent içerisinde yer alan yapısal yüzeyler arasında alışveriş merkezi, tiyatro salonları, kongre merkezi, sergi salonu ve konutlar gibi pek çok insanın bir arada bulunduğu mekânlarda beton, cam, çelik ve bazen de ahşap malzeme kullanılıyor. Bununla birlikte daha sanatsal alanlarda mermer veya diğer yapı malzemeleri ile kaplanmış geniş yüzeylere de rastlanabiliyor. Ancak yeşil alan ile örtülü canlı yeşil bitkilerin yüzeylerde kullanılması aslında alışılmadık bir tasarım olarak görülüyor. Tam da bu alışkanlığı kırmak için tasarlanan dikey bahçeler, beton ve çelik kullanılarak tasarlanan soğuk ve donuk mekânlara doğanın natürel sıcaklığını taşıyor.
Mimari tasarım konseptleri arasında yeni bir fikir olsa da; yaşayan yeşil duvarlarda tek tip bitkiler kullanılmıyor. Öncelikle ortamın iklim koşulları, bitkinin bakım ihtiyaçları ile mekân sahibinin istekleri gibi pek çok parametre değerlendiriliyor ve tam da istenilen görünüme uygun güzel aranjmanlar oluşturuluyor. Sonuç olarak ise; yeşilin ve hatta kırmızı tonlarının güzel bir ahenk oluşturduğu muhteşem bir duvar tasarımı ortaya çıkıyor. Elbette pek çok kişi böyle bir duvarın yakışmayacağı bir mekânı aklından bile geçirmiyor.
Her Alanda Uygulanabilir İddialı Duvarlar
Gerçek bir yeşil alan formu sunan ve her görene baştan çıkarıcı bir dikey bahçe deneyimi yaşatan yeşil duvarlar, hem iç hem de dış tasarımda rahatlıkla tercih edilebiliyor. İç mekânda oluşturulan bu tür duvarlar, tavan yüksekliğine kadar uzanan tasarımı ile kapalı bir ortamda gerçekçi bir orman atmosferi sunması ile dikkat çekiyor. Ayrıca bulunduğu alana daha fazla oksijen sağlayan bitkiler, ortamın hem mimarî hem de ferahlık veren atmosferini bir anda değiştiren bir unsur olarak görülüyor.
Mimari konseptlerde şehir alanlarının her bir köşesi oldukça değerli ve kendi haline bırakılmaması gereken yerler olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda tasarım yapılırken her bir alanın genel şehir görünümüne ne denli bir değer katacağının hesaplanması ve buna göre tasarım yapılması gerekiyor. Yaşam alanlarının bir arada bulunduğu alanlarda, şehrin yıkıcı etkisinden en az etkilenecek bitkilerin dikey duvarlarda kullanıldığı şık mimari konseptlerin; hem sıra dışı bir çözüm hem de insanlara keyifli bir görünüm katacağına inanılıyor. Elbette ülkemizde de farklı coğrafî alanlarda, bölge iklimine uygun olarak seçilebilen bitkiler pekâlâ yaşayan duvarlar olarak tasarlanabiliyor.
Soğuk Bir Beton Mu, Yoksa Sıcacık Yeşil Bir Duvar Mı?
Dünya Sağlık Örgütü verileri, her yıl 9 milyona yakın kişi insan hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Hava kirliliğinin ülke ekonomilerine verdiği zarar ise; yıllık 2 trilyon dolara yaklaşıyor. Üstelik bu sorunun çözümü için kişi başı sadece 9 metrekarelik bir yeşil alan olması yeterli görülüyor. Bu nedenle şehir tasarımları yapılırken, tercih edilecek mimari tasarımlara mutlaka yeşil eklemeler yapılması gerekiyor.
Genel görünüm açısından ferahlık sunan yaşayan duvarların şehir içerisinde artırılması hava kirliliğinin ve şehir içindeki sıcaklığın düşürülmesi konusunda da etkili oluyor. Hava kirliliği tolerans indeksi hesaplanan alanlarda ve trafiğin yoğun olduğu bölgelerde hava kirliliğine tolerans gösteren bitki türleri seçilerek dikey duvarlar oluşturulabiliyor. Üstelik bunun için bitkinin klorofil, bağıl nem, askorbit asit ve yaprak özütü pH’ı gibi parametrelerinin hesaplanması da yaşayan veya yeşil duvarların hava kirliliği başta olmak üzere şehirsel alanlarda pek çok sorunun çözüme kavuşmasında yardımcı olacağı öngörülüyor.
Dış ortamda dahi bu denli etkili olan dikey duvarların ofis alanlarında veya iş yerlerinde ne denli etkili olacağı aşikâr. Hem çalışma ortamının oksijen miktarının arttırılması hem de ferah görünümün çalışanların iş verimliliğinin yükseltilmesi için yaşayan duvarlardan ilham alınabilir. İnsan odaklı tasarımları ile pek çok alanda ihtiyaçları net şekilde analiz eden Bürotime’ın sektöre özel bütünsel yaklaşımlar içeren tasarımlarına hemen başvurabilir ve mekânlarınızın “havasını” değiştirebilirsiniz.