Olağan koşullar çerçevesinde günlük yaşamını devam ettiren herhangi bir insanın içine girip çıktığı zihinsel ve psikolojik durumların çoğu, bilinçsizce oluşturulur ve yaşanır. Bunlardan bazılarının insan hayatındaki yeri, etkisi ve önemi büyüktür. Bu nedenle yakından incelenmeyi ve ciddiye alınmayı hak eder.

Dilimize konfor alanı olarak geçen “comfort zone” kavramı da kişinin farkında olmadan yarattığı, bahsi geçen birçok psikolojik halden yalnızca bir tanesidir. Öğrenme alanı ise, konfor alanlarının sebep olduğu sıkışmışlığı ortadan kaldıran bir tür panzehir olarak tanımlanabilir. Konfor ve öğrenme alanlarının arasında kalan korku alanı ise; değişimin ve dönüşümün kaçınılmazlığının bilincinde kalınarak, atlatılması gereken zorlu etaplara benzetilebilir. Bireylerin bulunduğu mekana karşı geliştirdiği aidiyet hissi; günlük yaşamlarını bir şekilde geçirdiği mekanlarda, söz konusu bilgiler ışığında, her koşulda ihtiyaç duydukları duygusal konfor hissini duyumsayabildikleri ölçüde artacaktır. Böylelikle birey, duygusal rahatlığı yakaladığı alanlarda çok daha iyimser, bütüncül, verimli, akılcı ve yaratıcı kalabilir.

Konfor Alanı Öğrenme Alanına Karşı

İnsan yaşamı boyunca evinde, iş yerinde ya da farklı kamusal alanlarda kendisi için sayısız konfor alanı üretir. Konfor alanı kısaca; kişiyi bir yandan duygusal anlamda huzura kavuştururken diğer yandan da birtakım algısal yanılgılara düşmesine sebep olan psikolojik evrelere verilen isimdir. Kişi, konfor alanı içindeyken kendini mevcut alana maksimum düzeyde ait ve aşina hisseder. Bahsi geçen alandaki her unsurun kendi kontrolü altında olduğunu düşünür ve buna bağlı olarak büyük bir rahatlama içine girer. Güvende olduğunu düşünerek kaygı ve stresten uzaklaşır. Her şeyin tanıdık ve güvenli olduğu bu “sanal zihinsel sınırlar” içinde hareket etme kabiliyetinin ve hedeflerine ulaşma ihtimalinin daha yüksek olduğuna inanır.

Konfor alanları kişiden kişiye değiştiği gibi; aynı kişinin konfor alanlarında da zaman içinde, düşünce ve deneyimlere bağlı olarak değişiklik gözlenebilir. Ancak kişinin kendisi için belirlediği konfor alanında sürekli olarak aynı rutinleri icra etmesi onu bir noktadan sonra kısır döngüye sokar. Aynı eylemler sürekli olarak birbirini takip ettiğinde o alanda gelişimin ve ilerlemenin vuku bulması zorlaşır. İşte bu noktada kişi bir karar vermek durumunda kalır. Ya birtakım duygusal konforsuzlukları göze alarak konfor alanından dışarı çıkar ve yeni, ileri ve gelişmiş olana yönelir; ya da konfor sınırının dışına çıkmaz ve ilerlemeyi reddeder. İlerlemeyi reddeden bir kişinin mevcut durumunu uzun vadede koruması da mümkün olmaz. Zira çevresinde bulunan ve er ya da geç tarafını ilerlemeden yana seçenlerin gerisine düşmeye mahkum kalır. Bu da uzun vadede konfor alanının getirileriyle çelişen bir tür rahatsızlık, huzursuzluk ve memnuniyetsizlik hali doğurabilir. Dolayısıyla değişim, ilerleme ve aslında hayatın kendisi, konfor alanının sonunda başlar.

Görsel: magnetic-ideas.com
 Konfor Alanından Öğrenme Alanına Yolculuk

Konfor alanından çıktıktan sonra kişi, kendini öğrenme alanının içinde bulur. Akıp giden yaşamın, değişen dünyanın ve dolayısıyla geleceğin yalnızca seyircisi değil, aynı zamanda bir parçası ve öznesi olmak için güven çemberinin dışına çıkmak gerekir. Bu alandan çıkmak için kişinin kendi içinde verdiği mücadelenin adı ise öğrenme alanıdır. Konfor alanından öğrenme alanına geçmek çok da kolay olmayabilir. Zira kişinin geride bırakmaya hazırlandığı duygular huzur, güven, aidiyet gibi güçlü halleri kapsar. Tüm bunlardan vazgeçmek ve konforu geride bırakmak güvensizlik başta olmak üzere pek çok olumsuz duygunun ortaya çıkmasına yol açabilir. İşte, bu geçiş sürecine ve bu sürecin yarattığı olumsuz havanın solunduğu ortama korku alanı denir. Neticede hiçbir değişim sancısız gerçekleşmez. Korku evresi sona erdiğinde ve artık öğrenme evresinin merak uyandırıcı, yeniliklerle dolu, değişim, dönüşüm, ilerleme ve sonuçta tatmin gibi olumlu duygulara evrilen o etkileyici alanına girdiğinde ise kişi, gerçek anlamda yaşamaya ve değişime ayak uydurmaya başlar.

Görsel: smartandrelentless.com

Yaşam kalitesinin artacağını bildiği için doğup büyüdüğü toprakları terk ederek başka bir şehre taşınmaya, kariyerine faydalı olacağına inandığı ek bir eğitimi almaya, yeni bir dil öğrenmeye, iş değiştirmeye karar veren insanların tamamı söz konusu evre ve alanlardan bir biçimde geçer. Güvenli alanın dışına çıkarak maddi kaynak sıkıntısına girebilir, vakit ve enerji stokunu tüketebilir, fiziksel yorgunluklarla baş etmesi gerekebilir, uzun yıllardır sahip olduğu sosyal ağlarını terk etmek zorunda kalabilir. Bunların her biri onu kendi konfor alanından uzaklaştıran unsurlar olarak karşısına çıkar. Ancak bu sürecin başarıyla üstesinden geldiğinde kazanacağı ödül sayesinde yaşam kalitesi artar ve/veya daha tatmin edici standartlara sahip olur. Ayrıca bu sürecin sonunda problemlerin üstesinden gelme ve değişimle başa çıkma kabiliyeti kayda değer oranla güçlenir.

Tüm bu süreçlerin içinde aslında hep nihai bir duygusal konfor alanı yaratma ve bu alana dahil olma arzusu bulunur. Duygusal konfor kavramı hem bu alanların tamamında kendine yer bulur ve hem de bilhassa geçiş evrelerinde, auranın dışında kalır.

Sağlık Sektöründe Duygusal Konfor Alanları Yaratmanın Önemi

Duygusal konfor alanı, insanın günlük yaşamının her alanına hükmedici, müthiş tesirli bir niteliğe sahiptir. Özellikle yaşamın en tatsız hallerinde, olumsuz süreçlerin günlük hayata damgasını vurduğu zaman dilimlerinde duygusal konfor alanları yaratmanın önemi hayli fazladır.

Sağlık sektöründe, kişinin çoğu zaman hayatındaki en mühim ve temel mesele olan sağlık durumunu içeren süreçlerde duygusal açıdan konforlu alanların tesisi, insanın psikolojik ve davranışsal durumu üzerinde eşsiz pozitif neticeler doğurma gücüne sahiptir. Bireylerin kendi sağlıkları ya da sevdiklerinin sağlık durumlarıyla ilgili geçmek zorunda kaldıkları sancılı süreçlerde duygusal açıdan kendilerini rahat ve huzurlu hissedebilecekleri mekanlarda bulunmalarını sağlamak mühimdir.

Hasta ve hasta yakınları için samimi ve sıcak alanlar yaratmayı amaçlayan dekoratif fikirler, ihtiyaç duyulan duygusal konforu insanlara sağlayacaktır. Önemli olan söz konusu hissiyatı ve algıyı bireylere geçirecek dekorasyon fikirlerini ortaya koyacak profesyonel, empati odaklı ve yaratıcı yaklaşımları hayata geçirebilmektir. Hastaların ve hasta yakınlarının sağlık problemleri için ziyaret ettikleri kurumlarda muayene olmak, test ve tanı işlemleri ile bunların sonuçlarını almak için gereken zamanı geçirdikleri bekleme ve dinlenme salonu gibi alanların dekorasyonu söz konusu bilinç ışığında tasarlanmalıdır. Genel olarak endişe, kaygı, korku, stres gibi olumsuz duyguların hakim olduğu bu zaman dilimlerinde kişinin sakin, huzurlu ve konforlu kalmaya ihtiyacı vardır. Bu esnada konuşma, bilgi paylaşımı yapabilme ve dış dünyayla bağlantı kurabilme gibi olanakların da yine ilgili mekanlarda eksiksiz olarak sağlanması gerekir. Hasta ve hasta yakınlarının ihtiyaçları gözetilerek organize edilen oturma alanları, sakinleştirici etkisiyle öne çıkan renk seçimleri, duygusal rahatlamaya destek olan tablo, heykel gibi sanat çalışmalarının kullanımı, bu alanlar için hedeflenen duygusal konforun sağlanması açısından önemlidir.

Bürotime, geliştirdiği sağlık çözümleri kapsamında duygusal konforun ön planda olduğu alanların yaratılması amaçlar. Ergonomi, dayanıklılık, kalite ve inovasyon kavramlarının ön plana çıktığı ürünler aracılığı ile birey ve bireyin duygusal konforuna odaklanan tasarımlara öncelik verilir. Sağlık hizmeti alan bireyin olduğu kadar sağlık hizmeti veren personelin de ihtiyaçlarına cevap veren, duygusal bütünlüğünü sağlamasına yardımcı olan dekoratif kombinasyonlar için  burotime.com’u ziyaret edebilirsiniz.