İçerisinde bulunduğunuz dönem, ekonomik sistemi, ayakta kalabilmek için hiç durmadan değişime ve gelişime zorluyor. Durmaksızın artan nüfus ve bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak olan kaynakların kullanım şekli ve değişen dünya, uyanılan her günün sabahında büyük yenilikler ve değişimler getiriyor. Şirketler uluslararası arenada yeni pazarlara açılıyor ve bu pazarlarda rekabet de doğal olarak sertleşiyor. Şirketler, fabrikalar daha az maliyetle daha seri üretim yapmayı ve ulaştıkları pazarlarda oluşan talebi kolayca karşılayabilmenin yollarını arıyor. Bu yol da teknolojik gelişmeleri takip ederek kendi üretim sahalarına adapte etmekten, dijital dönüşümü en sağlıklı şekilde uygulamaktan bir diğer deyişle de Endüstri 4.0’ı anlayıp kendisine uyarlamaktan geçiyor.

 

 

Endüstri 4.0 Nedir?

Uygarlık; günümüzden yaklaşık on iki bin yıl önce avcı ve toplayıcı toplulukların bir araya gelerek yerleşik düzene geçmesiyle kuruldu. Modernite ya da modern çağ da bu uygar toplulukların gelişen teknolojiyi takip ederek uygulaması ve geliştirmesi sonucu sanayi devrimi ile başladı. Her iki büyük dönüşümü anlayamamış, geç anlamış ya da üretim aşamasında bunu yaşamına adapte edememiş toplumlar ya tarih sahnesinden silinip gittiler ya da bugün hala bu gecikmenin faturasını ödemektedirler. Sanayi devrimi ile başlayan modern çağ da kendi içerisinde 4 farklı aşama geçirdi. Buharın insan gücünün yerini alması, elektriğin yaygınlaşması ve bilgi teknolojileri sayesinde otomatik üretim ilk 3 aşama olarak sırasıyla güncelliklerini yitirdiler ve yerlerini yenilerine bıraktılar. Şimdi de otomatik üretim yerini 4. aşamaya ya da Endüstri 4.0’a bırakmaya başladı.

2011’de Hannover Messe Ticaret Fuarı’nda bir tanım olarak dile getirilenEndüstri 4.0” en basit haliyle internetin, günlük yaşantının her alanına ulaşması ve bu alanları yönetmesi denebilir. Yapay zeka, akıllı fabrikalar, akıllı robotlar ve tabii ki nesnelerin interneti (IoT) kavramları Endüstri 4.0’ın gelecek planları ve yapı taşları arasında yer alıyor.

İlk defa 1999’da kullanılan Internet of Things (IoT) ya da “Nesnelerin İnterneti” terimi geleceğin üretim ve yaşam şeklinin ilk sinyali olarak kabul ediliyor. Internet of Things (IoT), sanal bir kimliğe ve internet üzerinde yönlendirilebilecek, kullanılabilecek teknik donanıma sahip nesnelerin oluşturduğu ağın yapay zeka aracılığı ile kumanda edilmesi olarak tanımlanabilir. Nesnelerin İnterneti, bugün birçok alanda kendisini gösteriyor ancak gelecekte nerelere kadar ulaşacağı hayal dahi edilemiyor. Günümüzde internetle bağlantısı olan cihaz sayısı 10-11 milyarken 2020 yılında bu sayının 50 milyar seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.

Yeni Nesil Üretim Teknolojisi ve İş Alanları

Nesnelerin İnterneti (IoT), şu an bu sektörde iş yapan firmaları ilgilendiriyor olabilir. Fakat gelecekte bu teknolojinin girmediği alan kalmayacak gibi gözüküyor. Akıllı telefon uygulamaları sayesinde kahve hazırlamak veya uygulama üzerinden kullanılan top ile kaç penaltının gole çevrildiğini görmek sadece birkaç üretim alanını ilgilendirebilir. Bu hızla ilerleyen teknoloji ve günlük hayata uygulanma hızı, robotlar ile üretimin çok uzak olmadığını hatta tüm yönetimin yapay zeka tarafından planlanabileceğini gösteriyor.

Akıllı fabrikaların endüstriye dahil olmasıyla birlikte doğal olarak istihdamda büyük bir azalma olacaktır. Yapılan araştırmalara göre Endüstri 4.0 yaklaşık olarak 1.8 milyon işe son verecek. Geçmişte yaşanmış tüm endüstriyel devrimlerde olduğu gibi yeni üretim yöntemlerinde de bazı meslek alanları yok olup giderken çok daha yeni meslek alanlarına yerlerini bırakacaklar. Yapılan öngörülere göre yeni dönemle birlikte 2,3 milyon yeni meslek alanı doğacak. Hangi sektörlerin bu devrimden büyük oranda etkileneceğini kestirmek ve yeni iş alanlarının neler olacağını şimdiden net olarak sıralamak çok güç. Kesin olan bir şey var ki; o da sektörlerin ötesinde insanların dahi bireysel bazda bu değişime ayak uydurmak zorunda kalacaklarıdır.

Dijital Dönüşüme Hazırlık

Halihazırda ayakları üstünde durabilen veya yerini sağlamlaştırmaya çalışan her kuruluş; Endüstri 4.0’ı ve doğal olarak Nesnelerin İnterneti (IoT)’ni takip etmeli, analiz etmeli ve çalışma şeklini bu sisteme adapte etmelidir. Son yıllarda Endüstri 4.0 ve IoT kavramlarının yanı sıra bir de Dijital Dönüşüm konuşulmaktadır. 3 kavram da birbiriyle bağlantılı ve birbirini destekler niteliktedir. Kısaca açıklanacak olursa; değişim geçirmeye başlayan üretim tekniklerinin bütünü Endüstri 4.0, yeni yöntemin en büyük gereksinimi IoT ve yeni dönemde ayakta kalabilmenin tek şartı ise dijital dönüşümdür.

Temel olarak dijital dönüşüm, teknolojik gelişmeler ışığında merkezde müşterinin olduğu bir sisteme ayak uydurabilmek için gerçekleştirilen iş dönüşümüdür. Değişen nesiller, teknolojiden etkilenen toplumlar doğrultusunda beğeni ve zevkleri farklılık gösteren müşterilerin beklentilerini karşılayabilecek hedefler oluşturup, uygulayabilmektir.

Dijital dönüşümde başarılı olabilmek için her şeyden önce bir plan ve kararlılık gerekir. Bu planın kararlılıkla ve aynı zamanda mümkün olan en hızlı şekilde uygulanması başarıya giden yolu açacaktır. Başarıya ulaşabilmek için klişe tabirle globalleşen dünyanın ortaya çıkardığı fırsatlar değerlendirilebilir. Çalışma saatleri gibi klasik yöntemler yerine dünyanın herhangi bir yerinde bulunan ve işinde uzman olan insanlar ile internet ve getirdiği kolaylıklar aracılığı ile iş ortaklığı kurulabilir. Hedeflenen müşterilerle alakadar veriler toplanabilir ve bu veriler doğru şekilde analiz edilerek değişim gözlenebilir. Elde edilen veriler doğrultusunda sosyal medya platformları ve arama motorları dijital pazarlama maksadıyla kullanılabilir. Dijital pazarlama sayesinde elde edilecek net veriler planlama ve strateji konusunda çok detaylı seçenekler sunabilir. Bulut bilişim sistemleri ile tüm departmanların birbiri ile iletişim halinde olmasına ve çalışanların her yerden ve her zaman sisteme ulaşabilmelerine izin verilebilir. Dijital dönüşümde yapılacak en büyük hata ise dönüşümün yarım bırakılması ve başarısızlığa uğramasıdır.

Türkiye’de Dijital Dönüşüm

TÜSİAD’ın geçen yıl açıkladığı Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği Raporu’na göre Türkiye’deki firmalar henüz planlama evresindedirler. Yeni dönemde en önemli faktörün hız olacağı düşünüldüğünde dünyaya nazaran firmaların oldukça geride kaldıkları ve yavaş davrandıkları söylenebilir. İnternet sayesinde uluslararası firmaların hemen her ülkede kolaylıkla faaliyet gösterip müşteri çekebildikleri göz önüne alındığında gecikmek çok ağır sonuçlar doğurabilir. Aynı raporda, dijital dönüşüm stratejileri belirlenmeden yatırım yapıldığı ve bu kaynakların boşa gittiği de belirtilmektedir.

Şirketler dijital dönüşüme karşı ilgili olmasına rağmen eğitim ve tecrübe yetersizliği nedeniyle tereddütlü davranıyorlar. TÜSİAD raporunda bu tereddütün sektörlere göre farklılık göstermediğini de dile getiriyor. Dijital dönüşümü engelleyen en büyük faktör olarak da yüksek maliyet ve geri dönüş konusunda belirsizlik işaret ediliyor. Dijital dönüşüm konusunda başarı sağlamak isteyen firmalar öncelikle uzman kişilerden faydalanabilir ve böylelikle personelini dijital pazarlama ve dijital dönüşüm konusunda eğitebilirler.

Firma yönetimi dijital dönüşüm konusunda yüksek oranda harcama yapabilir ve kaynak aktarabilir. Ancak, bu giderler eğitimli ve motivasyon sahibi personel tarafından desteklenemez, uygulanamaz ve anlaşılamazsa giderlerin gelir haline dönüşmesi de beklenemez. Çalışma şartları ve ortamı değişmeyen personel değişime inanmayacağı gibi artık çağdaş çizgileri ve modern tasarımları tanıyan müşteriler de ofise geldiklerinde onlar üzerinde iyi bir intiba bırakılamayabilir. Ofis ve çalışma alanlarınıza Endüstri 4.0 çizgileri ve tasarımları ile dizayn edilmiş bir görünüm katmak istiyorsanız, Bürotime’ın şık, kullanışlı ve ergonomik ofis mobilyaları ve tamamlayıcılarını tercih edebilirsiniz. Çalışanlarınız için daha işlevsel bir çalışma ortamı oluşturacağınız gibi müşterileriniz üzerinde de firmanızın itibarına uygun bir etki bırakabilirsiniz.