COVID-19 salgını tüm dünyada yaşam düzenini, çalışma sistemini, gündelik alışkanlıkları ve sosyal faaliyetleri derinlemesine değiştiriyor. Kimileri, hayatını evine sığdırma telaşıyla yeni bir düzen kurmaya çalışırken; kimi yoğun belirsizliğin içinde yemek yaparak, evden çalışarak, kendine bir şekilde daha önce yapamadığı şeyler doğrultusunda zaman ayırarak bu zorlu sürecin üstesinden gelmeye çabalıyor. Pandemi psikolojisi içindeki birçok kişi gibi siz de salgın dönemlerinde artan iğrenme duygusu ile temizlik ürünleri stoklamak isteyebilirsiniz. Başkalarının delicesine alışveriş yaptığını görerek kartopu etkisi ile siz de ihtiyacınız olmayan pek çok şeyi satın alabilirsiniz. Yemek yapma merakının artmasının da salgın psikolojisi ile doğrudan ilgisi bulunuyor. İnsanlar, zihinlerini oyalamak ve hayatlarında alıştıkları başarı hissini boş zamanlarda tatmin edebilmek için temizlik veya yemek yapabiliyor. Sosyal ağların ekmek fırınına dönmesinin sebebi de aynı… Sosyal hayatın ekranlara kilitlendiği bugünlerde başarıyı görünür kılma ve takdir görme isteğinin bu tarz eylemlerle karşımıza çıktığı söylenebilir.
Salgın Sürecinde Duygusal Dayanıklılığımızı Nasıl Artırmalıyız?
Gün sonunda alışveriş veya yemek yapma gibi aktivitelerin ardından insanlar aynı soru ile baş başa kalıyor: “Şimdi ne yapacağım?” Zihninizi sürekli oyalayacak bir şeyler bulmak zaman zaman pek mümkün olmuyor ve yapılan aktiviteler sadece geçici meşguliyetler yaratıyor. Oysa bu tür zamanlarda duygulardan kaçmak yerine, onlarla ve belirsizlikle yüzleşmek gerekiyor. Sürekli mutlu hissetme telaşını bir kenara koyarak mutsuzluğun da var olduğunu kabullenmeli ve kaygınızı keşfedilecek bir his olarak görmeli, onunla barışmalısınız.
Zihninizi sürekli meşgul etmek yerine gün içinde durup, “ne istiyorum?”, “neye ihtiyacım var?”, “ne hissediyorum?” diye düşünmelisiniz. İş veya sosyal hayatınızda sürekli başkalarından onay almayı isteyebilir ve aldığınız teselli cümleleri, iltifatlarla direnç kazanmaya alışkın olabilirsiniz. Evden çalıştığınız, insanlardan uzak kaldığınız bu dönemde bu cümleleri duyma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Neden kendinize söylemeyi denemiyorsunuz? “İyisin, güvendesin, dayanabilirsin” sözlerini kendiniz için sarf etmeyi deneyebilirsiniz. Başkalarından gelecek bir şefkat elini beklemek yerine kendinize o eli uzatabilirsiniz.
Dünyanın dört bir yanında sağlık örgütleri duygusal dayanaklığı artırmanın yolları arasında iletişim, meditasyon ve mindfulness egzersizlerini öneriyor. Kendinizi yorgun, belirsizlik içinde kaybolmuş, kaygılı hissettiğinizde sevdiklerinizle görüntülü konuşabilir, fiziksel egzersizler yapabilir veya nefesinize odaklanarak sakinleşebilirsiniz. Meditasyon veya nefes egzersizleri sırasında bedeninizin mükemmel bir sistem içinde, her zaman olduğu gibi çalıştığını hissetmek güven hissini tazeleyebiliyor.
Etrafımızdakilere Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
Sosyal ve duygusal sağlık, birbiri ile iç içe geçen konular olarak karşımıza çıkıyor. Bütün dünyanın yüzyıllar sonra ilk kez aynı derdi paylaştığı bu zamanlarda, başkalarına yardım etmek için yollar arayabilirsiniz. Başkalarını iyileştirmek için öncelikle kendinizin iyi olması gerektiğini hatırlamalı ve kendinize hak ettiğiniz özeni göstermelisiniz. Yalnızsanız ve bu hissi bastırmak için kendinizi sürekli farklı hobilerle oyalıyorsanız, tüm dünya ile aynı endişeyi paylaştığınızı hatırlamalı ve belki de en yalnız olmadığınız dönemde olduğunuzu fark etmelisiniz.
İlgi Alanlarınızı Genişleterek Etki Alanları Yaratın!
Evden çıkılamayan bu dönemi kendinizle baş başa kalmak için bir fırsat olarak görebilir ve diğer insanların da neye ihtiyaç duyduğunu kendi hislerinizi fark ederek çözebilirsiniz. Bu farkındalıklara eriştikten sonra sosyal yardım kampanyalarına katılabilir, online workshop’lar verebilir, söyleşiler düzenleyebilir, maddi ve manevi anlamda yardımlaşacağınız iletişimler kurabilirsiniz. Bu noktada ilgi-etki alanı değişimi de önem kazanıyor. İlgi alanlarınızı genişleterek etki alanları yaratmalı ve varlığınızın, düşüncelerinizin, yardımlarınızın insanların hayatını değiştirebileceğini görmelisiniz. Sosyal medya hesabınızdan çocuklara kitap okuyabilir, yabancı bir eseri bu süre zarfında Türkçeye çevirip erişime açabilirsiniz. Etrafınızdakilere yardımcı olmak için maddi bağış yapabilir veya sadece balkonunuzda yetiştireceğiniz çiçeklerin kokusuyla komşularınıza umut verebilirsiniz 🙂
Evinizde kendinizi daha mutlu ve iyi hissetmek için dekorasyonunuzda yenilikler yapabilirsiniz. Mobilyaları değiştirmek, eski eşyaları boyamak, evi renklendirmek ve daha rahat eşyalarla tamamlamak daha iyi hissetmeye yardımcı olabiliyor. Evinizde konfor yaratacak detaylar sunan Bürotime‘ın home office çözümleri ile evlerinizi rahat bir ofise dönüştürebilir ve yeni eşyaların sağladığı yenilenme hissi ile kendinize bu süreci daha rahat geçirmek için yardımcı olabilirsiniz.