Endüstrileşme ile gelişen kentler, çevresel sorunları da beraberinde getirdiği için iklim değişikliklerinin en büyük sebeplerinden biridir. Artan nüfus, şehre göç, tarım ve hayvancılığın azalması, yaşam alanlarının daralması ve konutların çoğalması, fabrikaların karbon salınımı gibi kent sorunları iklim değişikliğinde büyük rol oynar. Çünkü dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşamaktadır. İklim değişikliği ise artan şehirleşme, fosil yakıt ve hammadde tüketimi ile ilişkilendirilir.

İyi planlanmış bir kentsel tasarım sayesinde tüketimden çok üretime dayalı bir şehirleşme mümkündür. Bu gerekli dönüşümü şekillendirmenin yolu ise kentsel alanda iklim değişikliğinin etkilerini hafifletici bir etkiye sahip yeşil-mavi şehirciliğin geliştirilmesinden geçer. Kentlerde, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın sonuçları sadece teknik altyapı işleyişinde değil, aynı zamanda şehrin sosyo-ekonomik yapısı üzerinde de olumsuz sonuçlara neden olur. Bu nedenle kentsel tasarımın iyi yönetilmesi ve geleceğin planlanıp sürdürülebilir projelere geçilmesi oldukça önemlidir.

İklim Değişikliğinin Başlıca Sorunu: Şehirleşme

Kentlerin yeni gelişen yaşam biçimine uyarlanmaması nedeniyle sera gazları artar, atık suların drenajı zorlaşır, binalar nedeniyle ısı yükselir. Kentlerin iklim değişikliklerine göre yeniden planlanmasını gerektiren pek çok neden vardır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından gözlemlendiği üzere, kentlerde CO2 (karbondioksit) salınımı arttığı için afetler sıklaşmakta ve yıkıcı sorunlara yol açmaktadır. Bunların en büyük nedeni ise plansız kentleşme ve çevresel etkileri azaltacak faaliyetlerin olmamasıdır. Şehirlerde, iklim değişikliğinin sonuçları Kentsel Isı Adası etkisi (UHI) nedeniyle özellikle daha belirgindir. Açık ve sakin havalarda geceleri 3-5 °C’lik sıcaklık farkları normal olarak kabul edilir. Kentsel alanlarda ise yüzeylerin ve malzemelerin güçlü bir şekilde ısınması 8-10 °C’lik farklılıklarına sebep olmaktadır.

Kentsel Tasarım Nasıl Yapılır?

Kentsel tasarım; çevre, güvenlik, trafik, su, yapılar ve sürdürülebilirlik gibi birçok hususu dikkate alarak, insanların rahatlıkla yaşayabileceği ortamlar yaratan mekansal bir planlamadır. İklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak ise kentsel tasarımın önceliklerindendir. Şehirlerin olumsuz etkilerini azaltmak ve kentsel yığılmaları iklime dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak için eko-şehir planlamasına geçmek son derece önemlidir. Sürdürülebilir mimariyle tasarlanan kentlerde çevreye verilen zarar en aza indirilir ve oluşan tahribat zamanla onarılarak iklim değişikliklerinin ve dolaylı tüm etkilerinin önüne geçilebilir.

Kentsel planlamada binaların ve peyzajın önemi kadar fosil yakıtların sınırlandırılması ve tamamen sürdürülebilir kaynaklara geçişin tamamlanması da önemlidir. Doğal olarak tüm bunlar büyük dönüşümler gerektirir. Şehirlerde çevreci bir yaklaşımda bulunabilecek ve bilinçli olarak uygulandığında çok etkili olabilecek pek çok fırsat bulunmaktadır. Çözümleri kentlere entegre etmek ve yönlendirici bir rol üstlenmek konusunda mimarlara ve şehir plancılarına büyük bir görev düşmektedir. Son yıllarda sürdürülebilir mimari ve sürdürülebilir şehir planlamasına artan farkındalıktan dolayı bu tür projelere destekler de çoğalmaktadır.

Yeşil ve Sürdürülebilir Kent Mimarisi Mümkün mü?

Kentsel alanlarda, yeşil alan genellikle kıt bir kaynaktır. Şehirdeki yeşil; yapılaşma, meydanların taş veya betonla kaplanması, sanayi sitelerinin inşası gibi nedenlerden dolayı yok olmaktadır. Bir taraftan da şehirde yaşayan, doğaya özlem duyan insanlar bahçeler oluşturmakta ve dikey tarıma yönelmektedir. Şehirlerdeki yeşil alanlar, değişen ilkim koşullarına dayanıklılık ve insanların yaşam kalitesi açısından çok önemlidir. Bu nedenle kentsel planlamada artırılan yeşil alanlar, şehir yaşamını olumlu etkileyecek unsurlardan biridir ve bu sayede sürdürülebilir bir kent mimarisi oluşturulabilir. Yeşil alanlar sel riskini azaltır, şehrin ısısını düşürür, hava kalitesini iyileştirir ve karbon salınımını azaltır. Kent mimarisine eklenen parklar ve doğal dinlenme alanları, bulunduğu bölgede sosyal uyuma katkı sağlar. Biyolojik çeşitliliğin de artması için yeşil alanlar son derece gereklidir. Bu nedenle vizyoner bir bakış açısı ve öngörülerle ilerlenen bir planlamayla oluşturulmuş, uygulanabilir bir kent mimarisi ortaya çıkarılmalıdır.

Sürdürülebilirliğe sadece kentsel planlama ile değil bireysel olarak da katkıda bulunmak mümkündür. Bürotime; kurulduğu günden bu yana sürdürülebilirlik ilkesini benimseyen bir firma olarak, ürünlerini çevre-insan-gelecek üçgeninde tamamlamaya özen gösterir. Entegre Yönetim Sistemi Politikası çerçevesinde hem çevre hem de insan sağlığını tehdit etmeyen hammadde kullanımı ile öne çıkar. Ofis mobilyalarında ergonomiyi işin odağında tutan Bürotime, tasarımlarında da doğadan esinlenir. Bu sayede uzun ömürlü, konforlu, modern ve şık tasarımlarla ideal çalışma alanları oluşturmanızı destekler. Siz de sürdürülebilirliğe katkı sağlamak ve benzersiz tasarımlardan yararlanmak için Bürotime’ın her ihtiyaca uygun ofis mobilyalarına göz atabilirsiniz.