Değişen dünya düzleminde her gün gelişmeye devam eden teknoloji, iş tanım ve sınırlarını da sürekli yeniliyor. Ancak kimi zaman iş tanımını etkileyen tek unsur, teknoloji olmuyor. Zorunluluklar ya da iş yapış şeklini tekrar belirlemek zorunda bırakan faktörler de iş tanımını doğrudan etkileyebiliyor. Üstelik doğal etkenlerin aksine, zorunluluklar daha hızlı bir adaptasyon gerektiriyor. Bunun en belirgin örneğini, 2020 yılı Ocak ayından bu yana tüm dünyada etkili olan COVID-19 ile gördük ve bu süreci deneyimlemeye devam ediyoruz. Aslında home office ve esnek çalışma kültürü hiçbirimize yabancı değil. Sadece COVID-19’la birlikte daha önce hiç de tahmin edilemeyecek biçimde yaygınlaştı. Salgının ilerlemesini durdurmak için en etkili önlem olan “sosyal izolasyon” kavramı, işverenleri hem özel sektörde hem kamuda dijital süreç yönetimi ve evden çalışma fırsatları yaratmaya zorladı. Sosyal izolasyon günlük alışkanlıkları eve sığdırmakla kalmayıp, ev-yaşam birlikteliği kavramını da doğurdu. Peki, aslında yabancısı olmadığımız, ama daha önce bu kadar konsantre bir şekilde deneyimlemediğimiz home-office çalışmayı kendimiz için nasıl daha etkin bir hale getirebiliriz?
İş – Yaşam Dengesi Nasıl Sağlanır?
Tüm iş ve sosyal faaliyetlerin ev ortamına sığdırıldığı bu süreçte, iş ve özel yaşam dengesinin birbirine karışması kaçınılmaz görünüyor. Bunu engellemek için belki de her zaman olduğundan daha fazla çaba göstermeniz gerekiyor. Sağlıklı ve etkili bir home-office çalışma düzeni, özel yaşamınızla iş alışkanlıklarınız arasına makul bir sınır koymanızı gerektiriyor. İş ve özel yaşamınızı dengelemek için dikkat etmeniz gereken ilk kriter, gününüzü etkin bir şekilde planlamak… Tıpkı ofisinizde sizin için hazır bekleyen günlük program gibi evinizde geçireceğiniz 24 saati de planlamalısınız. Süreli işlerinizi ertelemeden, ofisteymiş gibi devam ettirmeli ve ofis saati olarak tanımladığınız zamanlarda kendinizi “nasıl olsa evdeyim, işimle uğraşırken yemek de yiyebilirim, şu filmi de izleyebilirim” gibi düşüncelerden mümkün olduğunca arındırmalısınız 🙂
İş ve özel yaşam dengesi için en önemli kriterlerden bir diğeri ise; evinizin dinlenirken zaman geçirdiğiniz kısımlarına işinizi taşımamak. Bu neden önemli? Birçok kişi home-office çalışmanın TV karşısında rahat bir şekilde çalışma olanağı sunduğuna inansa da, bu durum motivasyon ve verimliliğinizi doğrudan etkiliyor. Hatta sadece iş veriminizi azaltmakla kalmıyor, iş ve dinlenme ortamını bir araya getirmek, çalışmadığınız zamanlarda yani, dinlenirken duyduğunuz rahatlama hissini de azaltıyor. Bu nedenle verimli bir home-office çalışma süreci için sadece işinize konsantre olmanızı sağlayacak bir ortamda bulunmanız önem taşıyor. Çalışmak için evinizin ayrı bir bölümünü tahsis etmek, motivasyonunuzu artıracağı gibi; iş başarınızı da olumlu yönde etkileyecektir.
Kişisel Gelişiminize Katkıda Bulunacak Fırsatları Değerlendirin!
Home-office çalışmak, aslında kendinize de daha fazla süre ayırmanız anlamına geliyor. Çok basit düşünürseniz; sabah işe gitmek, akşam işten dönmek, yemek ya da kahve molası için dışarı çıkmak gibi aktivitelerde harcadığınız süre, artık sadece sizin kontrolünüzde ve kullanıma hazır. Hiçbir zaman fırsat bulamadığınız ya da çoğu zaman ertelediğiniz birçok online eğitim, webinar ve ücretsiz içerik, kontrolünüzde olan bu süreyi en verimli şekilde geçirmenize imkan tanıyor.
Tübitak tarafından sunulan ücretsiz bilim içerikleri, kendinize ayırdığınız süre zarfında hem sizin hem de çocuğunuzun göz atabileceği alanlardan biri 🙂 Tübitak dergilerinin tamamı, artık ücretsiz olarak erişime açık. Teknolojiden uzay-fizik’e kadar farklı kategorilerde içerikler bulabileceğiniz Bilim ve Teknik dergisinin tüm sayılarına internet üzerinden erişebilirsiniz. Koç topluluğu çalışanları için gelişim ve öğrenme amaçlı içerikler sunan Koç Akademi de 2000’den fazla eğitim ve içeriği ücretsiz olarak herkesin kullanımına açtı. Koç Akademi’yi kullanarak teknoloji, kişisel gelişim gibi birçok farklı kategori altında sunulan içeriklere ulaşabilirsiniz.
Dilerseniz MoMA learning içeriklerini de inceleyebilirsiniz. The Museum of Modern Art tarafından 2006 yılında yaratılan MoMA learning, interaktif ve kişiselleştirilmiş öğrenmeyi dijital platforma taşıyor. MoMA learning olanaklarını kullanarak tematik araştırma yapabilir, yüzlerce farklı kaynağa ulaşabilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz. Doğrudan sanatçılar ve tasarımcıların kendisinden dinleyebileceğiniz online eğitim içerikleri, dünyaya başka bir gözle bakmanıza destek oluyor. Ücretsiz eğitimlere (MOOCs/Massive Open Online Courses) Coursera üzerinden ulaşabilirsiniz.
Güven ve motivasyon duygularınızı güçlendiren mekan dekorasyonları, hem çalışırken hem de kendinizi geliştirecek online programları takip ederken listenin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Verimliliğinizi artıran ve yaratıcılığınızı besleyen home ofice çözümleri için burotime.com’u ziyaret edebilirsiniz.