Uzmanlar, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşmasını öngörüyor. Üstelik nüfusun yaklaşık 6,5 milyar kadar olan üçte ikilik kısmının şehirlerde yaşayacağı düşünülüyor. Dünyadaki sınırlı kaynaklar, günümüzde bile yetersiz kalıyor. İnsan popülasyonundaki artış doğrultusunda kaynakların verimli kullanılabilmesi için sadece devletlerin değil, şirketlerin de sürdürülebilir yaklaşımlar benimsemesi gerekiyor. Günümüzde kamu ve özel sektörün, gelenekselleşmiş sözleşmeye dayalı iş birliği modeli, sürdürülebilir kentsel gelişim için maalesef yetersiz kalıyor. Bu nedenle, kamu ve özel sektör şimdiden dünyanın geleceğini düşünerek geliştirdikleri projeler üzerine ortaklaşa çalışıyor.
Kamu ve Özel Sektör İş Birliği
1987’de hazırlanan Birleşmiş Milletler raporuna göre; sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin ihtiyaç duyacağı kaynaklardan ödün vermeden, günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan gelişmeler bütünü olarak tanımlanıyor. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi; sürecin verimli olarak yürütülebilmesi için devletin çabası tek başına yeterli olmuyor. Toplum ve özel sektörün devlete sürdürülebilirlik konusunda vereceği destek, sürecin daha hızlı ilerlemesine ve daha etkili sonuçlar elde edilmesine yardımcı oluyor.
Küresel iklim değişikliği, dünyanın ana problemlerinin başında geliyor. Kuraklık, sel ve kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığındaki artış, iklim değişikliğinin hemen hemen herkesin gözlemlediği etkileri arasında yer alıyor. Küresel sıcaklık artışının 2⁰C’de sınırlandırılması amacıyla “Yeşil Dönüşüm Hareketi” gibi projeler geliştiriliyor. Yeşil bina olarak da anılan sürdürülebilir mimari örneklerinin yaygınlaştırılması, yenilenebilir enerji üretiminin artırılması ve fosil kaynakların kullanımının sınırlandırılması gibi adımlarla karbon emisyonunu en aza indirmek hedefleniyor.
Kentsel Gelişimde Sürdürülebilir Projeler
Sürdürülebilir kentsel gelişim projelerinin başında, arazilerin verimli kullanılmasını sağlamak ve kontrolsüz büyümenin önüne geçmek adına şehir merkezlerine yatırım yapmak geliyor. Tarım ve kırsal alanların korunmasına da yardımcı olan projeler, şehir merkezlerinde açık yeşil alanların canlandırılması, yaya ve bisiklet dostu çözümleri de içeriyor. Özel sektörün, yatırımlarını merkezi konumlara yapmalarını özendirecek teşvikler, projeler içerisinde yer alıyor. Brownfield, yani kahverengi alan olarak adlandırılan, daha önce kullanılmış fakat atıl durumda olan alanların yeniden değerlendirilmesi, sürdürülebilir peyzaj çalışmalarına ağırlık verilmesi ve toplu taşıma projelerine öncelik verilerek trafik probleminin azaltılması için çeşitli çözümler üretilmesine çalışılıyor.
Sürdürülebilir kentsel gelişimde tarihi ve doğal dokunun korunması ilk sırada yer alıyor. İnsan ve çevre odaklı bir yaklaşımla planlı ve programlı bir yerleşim hedefleniyor. Dağınık yerleşimin önüne geçilmesi, atıl alanların değerlendirilmesi ve insanların keyifle vakit geçirebilecekleri yeşil alanlara yer ayrılması, projelerde en fazla önem verilen değerler olarak göze çarpıyor.
Özel Sektörde Sürdürülebilirlik
Şirketler, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ağırlık vermenin yanı sıra; LEED ve BREEAM gibi dünyada tanınırlığı ve bilinirliği en yüksek yeşil bina sertifikaları talep eden kuruluşların iç mekan kullanım ihtiyaçları doğrultusunda çalışma alanları yaratma, çevre dostu çözümler üretme ve üretim süreçlerini sürdürülebilirlik doğrultusunda yeniden planlama gibi adımlar atarak sürdürülebilirlik politikalarına destek veriyor. Şirketler; kırsal alana ya da tarım arazilerinin bulunduğu bölgelere üretim tesislerini kurmayarak, geri dönüşüm ve yenilenebilir enerji ve malzemelerin kullanımına önem vererek, üretimin yanı sıra dağıtım gibi hizmet aşamalarında çevre dostu çözümleri benimseyerek, yaratıcı ve etkili projeler geliştirerek, sürdürülebilir politikalara katkı sağlıyor.
Faaliyet gösterdiği ofis mobilyaları alanında uluslararası sertifikasyon çalışmalarına hız kesmeden devam eden Bürotime, Entegre Yönetim Sistemi Politikası doğrultusunda çalışma ve üretim süreçlerini güncelleyen markalar arasında yer alıyor. 140.000 m² büyüklüğe sahip üretim tesisini güneş enerji santrali sistemiyle destekleyen Bürotime, Türkiye’nin ilk GREENGUARD Gold sertifikalı mobilya üreticisi unvanını taşıyor. Sürdürülebilirlik prensibine bağlı kalınarak üretilen insan odaklı ofis mobilyaları için siz de Bürotime ürün koleksiyonlarına göz atabilir, çalışma verimliliğinizi artırırken gelecek nesiller için daha iyi bir dünya bırakabilmek için bir adım atabilirsiniz.