Yenilenen teknolojiler; karmaşık, kaotik ve hızlı kent yaşamları; insanların fiziksel ve zihinsel beklentilerinin değişmesi; odaklanmayı, sabitlenmeyi, durağanlığı güçleştiren yeni ilgi alanları ve daha pek çok faktör, hayatın her alanına olduğu gibi çalışma anlayışına ve ofis ortamlarına da yeni bir boyut kazandırıyor. Pek çok insanın günlük hayatının büyük bölümünü geçirdikleri mekanlar olan ofislerle ilgili yeni ihtiyaç ve beklentiler doğuyor. Çalışma alanı iç mekan kurgularının çalışan motivasyonuna ve verimliliğine olan etkisinin yadsınamaz boyutlara ulaştığının bilincinde olan işverenler, kendilerini ve sahibi oldukları iş yerlerini söz konusu değişim rüzgarından sakınmıyorlar. Sonuçta, değişen iş yapma, ofis kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan yeni ofis kültürü ve inovatif bakış açısıyla tasarlanan modern ofisler, çalışan ve işveren arasındaki win-win (kazan-kazan) dengesini sağlıyor.

Y Kuşağı Ne İstiyor?

Özellikle son 5 yıl içinde gözle görülür bir biçimde değişen ve yenilenen çalışma ortamları büyük oranda, içinde yaşadığımız zamana hükmeden bir kuşağın, Y kuşağı olarak bilinen neslin yaşam biçimine uyarlanıyor. Çalışan beklentilerinin pek de dikkate alınmadığı eski zamanların aksine bugün, ofisler bahsi geçen kuşağın talep ve beklentileri doğrultusunda, eskilerin hayal bile edemeyecekleri yepyeni bir bakış açısıyla düzenleniyor.

İş yaşamında tüm ağırlığını hissettiren, özgüveni son derece yüksek, ne istediğini bilen insanlardan oluşan Y kuşağı için çalışacakları kurumun marka algısı önem arz ediyor. En az bunun kadar önemli olan bir başka konu ise; çalışma ortamlarının onları nasıl ve ne şekilde mutlu edecekleri noktasında ortaya çıkıyor. Milenyum insanlarına has karakteristik yapının yanında, değişen iş yapma biçimlerine de bağlı olarak ofislerde ekip çalışması ya da sosyal bağlantı kurma ihtiyacı net bir biçimde kendini hissettiriyor. Bu ihtiyaçlar, çalışma alanlarının mimari açıdan görsel bağlantıyı destekleyecek, çalışanların dinlenme ve hatta eğlenme ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde dizayn edilmesi gerekliliğini doğuruyor. “Fun and business” olarak da isimlendirilen bu alanlar sayesinde iş yaşamının çalışanlar üzerinde algısal olarak ortaya çıkardığı olumsuz yansımalar asgari düzeye indirilmiş oluyor.

Profesyonel yaşamın, çalışma kültürünün ve sosyal hayatın içinde kendini gösteren farklı ihtiyaçların ve beklentilerin aynı anda karşılanabilmesi hedefiyle şekillenen yeni nesil ofisler, çalışan sadakatini ve verimliliğini artıran faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Bireyi merkez alan dekorasyon fikirleri geleceğin ofislerinin temel mimarı haline geliyor.

Dinamik, Renkli ve Konforlu

Teknolojinin içine doğan ve onu 7/24 hayatının vazgeçilmez bir parçası kılan, dinamik, konfor odaklı ve renkli bir kuşağın dahil olacağı çalışma ortamlarının da aynı şekilde teknoloji, dinamizm ve konforla iç içe olması gerekiyor. Zira bu insanlar ancak bu yolla kurumlara bağlanabiliyor.

Dolayısıyla ofislerin iç mekan tasarımı konusunda da odak nokta maksimum rahatlık, minimum durağanlık ve alabildiğine hareketlilik olmalı. Bu doğrultuda farklı konseptlerde ortak kullanım alanları ile olabildiğince esnek bir çalışma ortamı, günün büyük bir bölümünü bu alanlarda geçirecek olan çalışanları tatmin etmek için yeterli gibi görünüyor. Nispeten renkli ve hareketli tasarımsal detaylar onlara rahat edebilecekleri bir mekan, işverenlere ise; bekledikleri çalışan motivasyonunu sağlamaya yetiyor.

Verilen görev ve sorumlulukların nasıl bir ortamda ve ne zaman yapıldığıyla değil, işin sonucuyla ilgilenilmesini talep eden yeni nesil ofis çalışanları, umdukları çalışma ortamını söz konusu uygulamalarla elde edebiliyor.

Alabildiğine Özgür ve Sosyal

Y kuşağı için özgürlük hayatın her alanında olduğu gibi iş yaşamında da olmazsa olmaz bir kavram durumunda. Kendilerini maksimum seviyede özgür ve rahat hareket edebilecekleri, geleneksel ofis duygusundan arınmış, zengin ve dinamik bir ofis tasarımı ile taçlanmış mekanlar onlara hitap ediyor.

Bu inovasyon odaklı yeni çalışma alanları, yaratıcılığın sınırlarının zorlandığı dekoratif fikirlerle, zamanın ötesinde bir tasarım dili ortaya koyuyor. Çalışanların kendilerini alabildiğine hür hissettikleri bu ortamlar, sosyal alanlar bakımından da zengin bir içeriğe sahip oluyor. Gerek iş birliği yaratma ve takım çalışmasını destekleme, gerekse sosyalleşme ve motive olma amaçlarıyla tasarlanan mekanlar geniş hayal gücünün ürünleri olarak ortaya çıkıyor. Çatı bahçelerinden samimi lounge alanlarına, kafeterya ve oyun odalarına kadar değişik bireysel ve interaktif bölümler çalışma ortamlarına adapte ediliyor. Hayal gücünün sınırlarını daha da zorlayarak ofis içinde mini toplantılara ev sahipliği yapabilecek iglolar ya da özel telefon görüşmelerinin yapılabileceği telefon kulübeleri gibi örnekler de alternatif tasarım alanları olarak hayata geçiyor. Bunun dışında bar ve yüksek taburelerden oluşan mola alanları ya da mini golf sahaları yine günümüz ofislerinde rastlanabilen şaşırtıcı sosyal alanlar arasında yer alıyor.

Sosyalleşme ve zihin tazeleme gibi aktivitelerin en kolay ve rahat bir biçimde gerçekleştirilebileceği bu ofisler hem mimari olarak hem de yeni nesil çalışma anlayışı açısından büyük bir heyecan yaratıyor. Çalışma alanlarında sosyal yaşam kurgusu, yeni nesil çalışanların odaklanma problemini ortadan kaldıran, iş performansını artıran, aidiyet duygularını kabartan ofis dekorasyonu fikirleri arasında yer alıyor. Böylece Y kuşağı, içinde uzun saatler geçirebileceği, konforundan ve özgürlüğünden ödün vermediği, meslek icrasını bir işkenceye çevirmek yerine üretkenliğini ve yaratıcılığını sonuna kadar kullanabileceği samimi ve sıcak ofislere kavuşmuş oluyor.

Sürdürülebilir Ofisler

Günümüz dünyasının sosyal ofis yaratma eğilimi genellikle sürdürülebilirlik kavramıyla beraber vücut buluyor. Gerek mimari gerek iç mekan tasarımına dair tüm detaylar biraz da bu doğrultuda şekilleniyor. Bu minvalde “dikey orman”, “kat bahçeleri” gibi kavram ve yapılar ofis çalışanlarının hayatına hızlı bir giriş yapıyor. Çalışanlar kapalı ve güneş ışığı almayan ofis ortamlarının yerine, istedikleri zaman çıkıp nefes alabildikleri, güneş ışığını tüm gün üzerinde hissedebildikleri çalışma alanlarını tercih ediyor. Akıllı bina sistemleri de yine sürdürülebilir tasarımları tamamlayan, enerji verimliliğini destekleyen önemli konu başlıkları olarak ortaya çıkıyor. Neticede tüm bunlar bir yandan çalışan mutluluğunu, bir yandan iş verimliliğini ve elbette tasarımsal başarıları beraberinde getiriyor.

İnsan odaklı, konforu, fonksiyonelliği, özgürlüğü temel alan çalışma alanları yeni nesil ofis sakinlerinin beklentilerini karşılamaya yetiyor. Bunun için farklı içeriklerde sosyal alan yaratımı, sürdürülebilir tasarımsal detayların kullanımı, özel ihtiyaçları karşılamaya yönelik eğlenceli ve sevimli mekanların adaptasyonu gibi yöntemlere başvuruluyor. Gerek işverenlerin gerekse yeni nesil tasarımcıların akıllıca ve özverili yaklaşımları doğrultusunda, Y kuşağı çalışanlarının hayallerindeki çalışma alanları yaratılıyor. Sonuçta artan çalışma motivasyonu ile profesyonel anlamda çok daha verimli ürünler ortaya konuyor. Bu durum da yalnızca çalışanı ilgilendiren tek taraflı bir kazanım yerine, gerek çalışan gerekse işverenin memnun olduğu çift yönlü bir tatmin yaratılmış oluyor. Böylece en iyi neticelerin elde edildiği, uzun vadeli iş ilişkileri kurulabiliyor.

İş ve yaşam dengesinin sürdürülebilirlik kavramı ekseninde geliştiği fikrine inanan Bürotime, insan odaklı ofis dekorasyonu çözümleri sunarak yaşam ve iş kalitesini artıran ürün alternatiflerine imza atıyor. Ardı arkası kesilmeyen teknolojik yenilikler doğrultusunda geleceğin tasarım trendlerine öncülük ederek, çevresel hassasiyetlerinden ödün vermeden ürün geliştirmeye devam ediyor. Farklı tasarımlar aracılığıyla, interaktif çalışma ortamları, çalışanlar arası iletişim ve paylaşım gibi kavramların önemine vurgu yaparak maksimum verimliliğin sağlanmasına hizmet ediyor. Asıl önemli olanın insan, doğa ve katma değer olduğunu aklından çıkarmıyor! Siz de bu fikirleri paylaşıyor ve ofisinizde zamanın ruhunu tam anlamıyla yakalamak istiyorsanız Bürotime’ı ziyaret etmeyi unutmayın.