Mükemmel bir iş yeri ortamının temel belirleyici faktörü, güven kültürüdür. Sağlanan bu kültür, çalışanların deneyimledikleri saygı, yöneticilerin saygınlığı ve tüm alanlarda görev yapan herkese adil davranılması ile oluşturulur. Kurum içindeki her şeyi bir arada tutan ve âdeta bir tutkal olduğu düşünülen güven kültürü, sadece performansı iyileştirmek için değil, bunalımlı ve zor günlerde de yine performansı sürdürülebilir kılmak için temel bir unsur olarak görülür.
Kurumlarda Güven Kültürü Nasıl Yaratılır?
Kurumlarda güven duygusu, zor inşa edilse de duygulara dayalı bir konu olduğundan oldukça kırılgandır ve kısa sürede kolayca kaybedilebilir. Bu nedenle en baştan sağlam temeller üzerine inşa edilmeli ve sağlanan güven rezervini korumak adına kaybedilen her 1 puanlık kayıp için yerine, en az 3 puanlık bir artış sağlanmalıdır. Ancak böylelikle güven kültürüne yatırım yapılabilir.
Kurumun zor zamanlarında âdeta bir “nefes odası” olarak görev yapan güven kültürü yaratmanın ve buna istikrar kazandırmanın temel yöntemleri şu şekilde özetlenebilir;
1. Dürüstlük
Kurum içinde söylenilenler ile yapılanların aynı olması; açık, şeffaf ve iki yönlü iletişimin desteklenmesi güven kültürünün ilk adımıdır. Kurumun tüm çalışanlarına tam zamanlı erişim sağlanarak iş vizyonları ve iş anlaşmaları anlatılmalıdır. Diğer yandan söylenilen sözler ile davranışların da tutarlı olması ve verilen sözlerin tutulması da son derece önemlidir.
2. Güvenilirlik
Kurum içinde eylemlerinin sorumluluklarını alan ve üstlendikleri işleri tam zamanında bitiren kişiler güvenilir insanlardır. Karakter sahibi olan ve yetkinliklerini ispat eden bu kişiler genellikle yöneticiler olabildiği gibi çalışanlar da olabilir. Hakkaniyet sahibi davranışlar ile en alttan en üste kadar tüm çalışanlara eşit olanaklar sunulması, güvenilir olma konusunda atılan en ciddi adımlardandır.
3. Eşitlik
Kurum içinde liyakata önem verilmesi, malzeme ve diğer kaynakların dağıtılırken eşit hareket edilmesi, güven kültürü inşasında oldukça önem taşır. Tüm çalışanlar için iletişim, işe alım ve terfi konularında ayrımcılık yapılmadan destek olunması gerekir. Öte yandan çalışanların her birinin kendini gösterme ve ifade edebilme beklentisine saygı duyulması ile birlikte dışarıdaki yaşantısının da önemsenmesi kuruma duyulan güven duygusunu artırır.
Kurum içerisindeki yöneticiler, iş liderleri ve çalışanlar arasında güven kültürünün inşa edilmesi yalnızca atılması gereken doğru adımlardan biri değil, aynı zamanda kurumun en güçlü rekabet avantajlarından da biridir. Bu konuda yapılan araştırma ve analizlere göre, güven kültürü ile karşılıklı bağlılık inşa edebilen kurumlar göze çarpan bir iş performansı gösteren organizasyonlar olarak bilinir. Diğer bir deyişle, organizasyon içinde anlamlı fark yaratan temel husus güven kültürüdür. Yüksek güvene sahip kurumlardaki çalışanların hem daha fazla enerjik hem de daha üretken oldukları bilinir.
Nörobilim Işığında Örgütsel Davranış ve Güven Kültürü
İnsanların neyi nasıl gördüğü, duyduğu, ne şekilde hatırladığı, unuttuğu ve olaylara karşı iyi-kötü tutumlarının irdelenmesi nörobilim araştırmalarının temelini oluşturur. Beynin içerisinde gerçekleşen aktivitelerin incelenmesi ve sosyal bilimlerin de nörobilime ilgi göstermesi zamanla yönetim bilimi yazınına eklenmiştir. Pek çok araştırmacı tarafından yapılan çalışmalarda “örgütsel bilişsel nörobilim” teknikleri kullanılmış ve örgüt içerisindeki bireylerin davranışlarının anlamlandırılması ve analiz edilmesi için nörobilim teknikleri kullanılmıştır.
Nörobilim ışığında kurum içerisindeki çalışanların beyin yapılarının anlaşılması, onların karar verme ve davranışları üzerindeki etkisini ortaya koyabilir. Bu durum özellikle yönetim uygulamalarında tercih edilebilir. Özellikle insan kaynaklarının çalışmaları sırasında nörobilimin tercih edilmesi olağandır. Çalışan seçme aşamasında insan davranışlarına daha bütüncül bakılması, soyutlanmış tarzda insanın davranışlarının tek tek incelenmesinde daha faydaları olabilir. Nitekim bu konuda çalışanların motivasyon ve doyum gibi performanslarını doğrudan etkileyen etmenlerin açığa çıkarılmasında hedonik uyarıcıların bulunması İK biriminin en etkili nörobilim yöntemi olabilir.
Benzer şekilde kurumlarda güven kültürünün inşa edilmesi aşamasında da nörobilimden faydalanılabilir. Kendisini bu alanda yetiştiren bir yönetici, çalışanlarının duygularını anlama, ödül sistemi oluşturma, yetenek yönetimi, kariyer plânlaması, yaratıcılığın ortaya çıkarılması ve çoklu görev tuzaklarını ya da fırsatlarını önceden görebilme konusunda daha uzman bir bakış açısına sahip olabilir.
Örgütsel nörobilim alanında çarpıcı örnekler de mevcuttur. 2013 yılında yapılan insan kaynakları yönetimi uygulamaları çalışmasında, insanların kurum içi davranışlarının altında yatan örtülü sebepleri görmek adına bireysel ve örgütsel performans ölçümleri nörobilimsel tekniklerle yapılmıştır. fMRI görüntüleme tekniği ile beynin arka sağ bölgesi ve sağ ile sol arka spiral köşe bölümlerinde kavrama, araştırma ve hafızadan çıkarma sorularına verilen tepkiler ölçülmüştür.
Benzer şekilde 2011 yılında yapılan bir başka nörobilim araştırmasında, 8 profesyonel çalışana daha önceki liderlerine yönelik tecrübelerine dair sorular sorulmuş ve yine nörogörüntüleme tekniği ile beyinlerindeki nöron faaliyetleri izlenmiştir. Çalışma sonucunda, uyumsuz liderler ile çalışan bireylerin beyindeki negatif duyguları harekete geçiren nöronlarda, duygusal tehlikeyi frenleme açısından gerekli bilişsel süreçlerin arttığı izlenmiştir.
Kurum içerisinde güven kültürünün yaratılması konusunda, örgütsel davranış çeşitlerinin nörobilim ile izlenmesi konusuna olan ilgi giderek artma eğilimindedir. Özellikle teknolojik gelişmelerin artmasıyla birlikte nörogörüntüleme araçlarının yaygınlaşması, kurum içi davranışların daha geniş perspektifte ele alınmasını sağlayacak ve daha fazla gerçeğe ulaşılarak tüm iş yaşamı süreçleri geliştirilebilecektir.
Güven kültürü ile güçlendirilen bir kurum içerisinde farklı bir ofis konsepti ile çalışan performansına destek olmak isterseniz, Bürotime güvencesindeki size özel çözümlerimizden destek alabilirsiniz.