2019’un sonlarında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılarak tüm dünyanın gündemine giren COVID-19, günlük yaşantıdan ekonomiye kadar her alanı etkilemeye devam etmektedir. Dünyanın birçok yerinde koronavirüs riski nedeniyle alınan tedbirler, iletişimi ve etkileşimi azaltarak virüsün yayılımını azaltmayı hedefler. Mart ayında ilk vakanın görülmesinden, normalleşme sürecinin başladığı ve “yeni normal” kavramının popülerlik kazandığı Haziran ayına kadar; Türkiye de diğer ülkeler gibi radikal tedbirlere başvurmuştur. Ülkeye giriş ve çıkışların kapatılması, belirli günlerde sokağa çıkma yasağı uygulanması, 65 yaş üstü ve 18 yaş altındaki kişiler için özel düzenlemeler yapılması gibi birçok önlem, pandemi sürecini şekillendirmiştir. Bu dönemde alınan en radikal önlemlerden biri de okulların uzaktan eğitime geçmesidir. Peki, pandeminin eğitim üzerindeki etkisi nedir? Bu süreçte çocuk ve yetişkin psikolojisi nasıl değişmektedir?

Pandeminin Eğitime Etkisi

Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin hemen ardından eğitime ara verilmiştir. Bu dönemde çeşitli uzaktan eğitim araçları ile öğretime geri dönülmüş ve dersler çevrimiçi sistemler üzerinden işlenerek öğretim yılı kapatılmıştır. 2020-2021 eğitim döneminde okullarda uyulması gereken kuralların da gelişmelere bağlı olarak netleşmesi beklenmektedir. Yetkililer her okulda hijyen tedbirleri, tekli sıra kullanımı, sınıf düzeninin nasıl olması gerektiği, pandemide fiziki mekan kullanımı gibi konularda asgari gereklilikler hakkında bilgi vermektedir. Salgının seyrine göre yeni eğitim ve öğretim döneminin ne şekilde başlayacağı, uzaktan eğitimle mi yoksa karma sistemle mi devam edileceği konuları netliğe kavuşacaktır.

Pandemi Kısıtlamalarının Psikolojik Sonuçları

Fiziksel temasın riskli görüldüğü ve çocuklar dâhil herkesin yalnızlığa itildiği pandemi dönemi, her yaş grubunu farklı şekillerde etkilemektedir. 5 yaş ve altındaki çocukların ailelerinin yanından ayrılmak istememesi, huzursuz ve huysuz olması, aşırı ürkek davranması, karanlık korkusu gibi farklı korkuların başlaması, saldırgan davranışlar göstermesi bu dönemde karşılaşılan ortak sorunlar arasındadır. 6-11 yaş dönemi, yani ilkokul çağındaki çocuklarda ise; dikkat dağınıklığı, aşırı kavgacı ya da alıngan olma hali, kâbus görme, uyku problemleri, iştahsızlık ya da içine kapanma görülebilmektedir. 12-18 yaş döneminde de benzer şekilde aşırı duygusal tepkiler, yalnız kalma isteği, herkesle kavga etme eğilimi, sevdiği şeylerden zevk almama hatta zararlı alışkanlıklara başlama gibi sorunlar kendini gösterebilmektedir.

Çocukların ve Gençlerin Psikolojik Sağlamlılığı Nasıl Korunur?

Hayatın her anlamda kısıtlandığı salgın hastalık dönemleri, kaygı problemlerini ve stresi de beraberinde getirir. Yetişkinler bilişsel olgunluğa sahip oldukları için krizlerle daha kolay başa çıkabilir. Çocuklar ise bu kısıtlanma sürecinde içine kapanma, hayattan zevk almama, öfke nöbetleri, iştahsızlık ya da yabancı kişilerden korkma gibi farklı tepkiler göstermeye başlayabilir. Ailelerin böyle dönemlerde çocuklarının psikolojik sağlamlılığı için de bilinçli davranmaları gerekir.

Ailelerin çocukları için atacağı ilk adım, bilgi edinmek olmalıdır. Bilgi edinmekle kastedilen; COVID-19 salgını hakkında doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi almak ve çocuklara en güvenilir aktarımı yapmaktır. Çocukları ve gençleri desteklemek için atılabilecek diğer adımlar, onları dinlemek ve onların kaygılarını anlamaktır. Böylece onların salgın hakkındaki yanlış düşüncelerini de düzeltme imkânı bulunabilir. Çocuklarınızla konuşurken onların size soru sormasına izin vermeniz de onların psikolojik sağlamlılığı açısından önemlidir. Çünkü soru sormak; anlamaya çalışmak ve mantık geliştirmek için gerekli bir adımdır. Çocuğunuza istediği zaman sizinle konuşabileceğini ve merak ettiği soruları size sorabileceğini anlatabilirsiniz. Bu şekilde onların kuşkularını gidererek onlara güven verebilirsiniz. Çocuklarınıza değerli olduklarını hissettirmek de onları rahatlatmak için son derece önemlidir.

Her ne kadar çocukların arkadaşları ile birlikte geçirdikleri süre, eskiye göre daha az olsa da; çocuğunuzun günlük aktivite rutinini korumaya özen göstermelisiniz. Aynı saatte yemek yemek, aynı saatlerde uyumak, oyun oynamak, spor yapmak bu süreci daha az stresli atlatmalarına yardımcı olacaktır. Onlarla birlikte zaman geçirmek, ailece film izlemek, birlikte yemek hazırlamak hem aile birlikteliğinizi güçlendirmenize hem de çocuğunuzun sizinle olan iletişimini zenginleştirmesine yardımcı olur. Mümkün olduğunca çocuğunuza sorumluluk ve yeni görevler vererek onun zihinsel gelişimini destekleyebilirsiniz. Bu süreçte unutmamanız gereken en önemli faktör ise; ona doğru bir model olmaktır. Ailelerin çocukların ve gençlerin psikolojik sağlamlılığını korumak için sundukları destek, eğitimde bilişsel ve zihinsel gelişim için büyük önem taşır.

Bürotime sunduğu yeni nesil eğitim ürünleri ile farklı ihtiyaçlara çözüm getirebilecek dinamik öğrenme mekânları oluşturmanıza destek olur.