Siz de geleneksel mesai anlayışının artık rafa kaldırılması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Kara kışlarda, yağmur, çamurlarda, o soğuk havalarda, özellikle trafiği yoğun, kalabalığı tam kalabalık olan şehirlerde iş yerine gitmek için sabahın kör karanlığında yollara düşmekten bıktınız mı? İşte “Compressed Work Week”, Türkçe’ye çevirisiyle “Yoğunlaştırılmış İş Haftası” tam size göre. Kimi çalışanlar için sabah 09.00’da işe gitmek için hiç de uygun değil. Ama iş yerlerinin belli başlı kuralları var ve bu kurallar çerçevesinde mesai saatleri genellikle 09.00 ve 18.00 arası. Compressed Work Week’i benimsemiş şirketlerde çalışanlara gıpta ile bakılmasının birincil nedeni, bu ofislerdeki esnek çalışma modelleri.
Tatil Günleri Sizi Yanıltmasın
Ancak şu unutulmamalı ki bu çalışma şeklinde toplam süreniz değişmiyor. Ne fazla mesai yapmış ne de fazladan tatil yapmış oluyorsunuz. Yurt dışında uygulanan yoğunlaştırılmış iş haftası tekliflerinde dört gün 10’ar saat, üç gün 12’şer saat gibi çeşitlemeler yer alıyor. Kimi iş yerlerinde ise 1 hafta beş gün 9’ar saat, 1 hafta dört gün 9’ar saat çalışma şeklinde birbirini takip eden iş saati organizasyonları düzenleniyor. Geleneksel çalışanlara göre yoğunlaştırılmış iş haftası uygulamasıyla daha az saat çalışıldığı düşünülse de durum saat hesaplamalarında rahatlıkla anlaşılabiliyor. İş verimliliği, optimizasyonu ve ergonomisi göz önüne alınarak, çalışanlar ve işverenlerin karşılıklı anlaşması ile başka varyasyonlar türetilmesi de mümkün oluyor.
“Ben de Böyle Çalışmak İstiyorum!” Diyorsanız;
İşvereninize böyle bir teklifle gitmeyi düşünüyorsanız, bu varyasyonlardan birkaç tane hazırladığınız bir çizelgeniz muhakkak olmalı. Ancak, öncelikli olarak kendinizi, işinizi ve verimliliğinizi düşünmeniz gerekiyor. Diyelim ki haftanın üç günü 12 saat gibi bir alternatif sizce gayet olumlu, çünkü tatili fazla. Ancak yoğun ve sürekli dikkat gerektiren bir işiniz var ise uzun çalışma saatlerinin, veriminizi düşürme ihtimali de mümkün. Bu noktada önemli olan, iş ve yaşam dengenizin sağlıklı bir şekilde organize edilmesi oluyor. Ne işteyken stres yüklenin ne de tatildeyken aklınız işinizde kalsın. Tabi ki çalıştığınız şirketin bakış açısını da çok iyi bilmeniz gerekiyor. Gelenekselci bir bakış açısına sahip şirketlerde esnek çalışma modelleri ya da serbest çalışma tarzını “doğru ifade etmek” büyük önem kazanıyor.
Kimlerin Daha Çok İhtiyacı Var?
Yoğunlaştırılmış iş haftası ile çalışma yönteminden en çok çocuklu çalışanlar faydalanmak istiyor. Ailesi, çalıştığı kentten uzakta oturanlar da benimseyenler arasında başı çekiyor. Akademik eğitimini tamamlamaya çalışan ya da okula dönmek isteyen kişiler de ideal bir çalışma yöntemi olduğunu söylüyor. Kısaca, iş hayatı içinde kendisine vakit ayıramamaktan şikayetçi çalışanlar, esnek çalışma modelleri ile bu sıkıntılarını giderebiliyorlar. Kuralları ile uygulandığı zaman çalışan performansının arttığı ve ofiste yaşam standartlarının yükseldiğini görmek mümkün oluyor. Bu yöntem ile ofis dışında kaliteli zaman geçiren çalışanların, şirkete aidiyet duygusu da sağlamlaşıyor.
Kaliteli zamanı sadece ofis dışında düşünmemek gerekiyor. Neden ofis içinde de keyifli bir çalışma ortamı yaratılmasın ki? Bunun için Bürotime’ın kişiye özel hazırlanabilen “elements” konsepti sizin çalışma sisteminize göre uyarlanabiliyor. Çalışmanın da sanat olabileceğini düşünen Bürotime’ın konseptleri yaşamı bir bütün olarak kaliteli hale getiriyor.